Hukuk alanında yapılan inkılaplar nelerdir? Hukuk Alanında Yapılan İnkılaplar, Vatandaşların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerinde uymak zorunda oldukları yazılı kurallara hukuk denir. Toplumda ailenin kurulması, ekonomik hayatın düzenlenmesi, kişi hak ve özgürlükleri, kişiler arasındaki ilişkiler belli kurallara göre işlemelidir ki toplumda huzur sağlanabilsin. Devlet, hukuk kurallarını koyar, bu kuralların uygulanıp uygulanmadığını denetler ve uymayanları cezalandırarak otoriteyi sağlar.
Türkiye Cumhuriyeti, milli egemenlik ve tam bağımsızlık ilkelerine dayanıyordu. Siyasal alanda inkılaplar yapılarak milli egemenlik sağlandı. Bununla birlikte tam bağımsızlığı ve ülkede yaşayan herkesin kanun önünde eşitliğini sağlayabilecek güçlü bir hukuk sisteminin kurulması da gerekiyordu.
Atatürk'ün hukuk inkılabının en önemli tarafı laik ve çağdaş hukuk kurallarının benimsenmesidir. 1921 ve 1924 anayasaları hukuk alanındaki inkılapların başlangıcı olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk alanında inkılaplar yapmasında,
etkili olmuştur.
Bir toplumda evlenme, boşanma, miras gibi konularda bireyler arasındaki ilişkileri düzenleyen kurallara medeni hukuk denir. Osmanlı Devleti zamanında medeni hukuk kuralları islam hukukuna göre düzenlenmişti. Bu konudaki en önemli çalışma XIX. yüzyılda hazırlanmış olan Mecelle idi. Mecelle büyük ölçüde islam hukukuna göre hazırlanmış bir medeni kanun idi.
Türkiye Devleti, laikliği amaçladığı için islam hukukuna dayanan Mecelle'yi uygulayamazdı. Bu nedenle bir takım çalışmalar yapıldı. Yeni bir medeni kanunun hazırlanması da uzun zaman alabilirdi. Dolayısıyla Japonların yaptığı gibi, ileri ve laik bir Avrupa ülkesinin medeni kanununun alınması uygun görüldü. Sonuçta, isviçre Medeni Kanunu'nun alınması kararlaştırıldı. TBMM, 17 Şubat 1926'da yeni Medeni Kanunu kabul etti. Bu kanun 6 Ekim 1926'da yürürlüğe girdi.
Medeni Kanun'un Kabulünün Sonuçları
Toplumda kadın - erkek eşitliğinin sağlanması cumhuriyet rejiminin hedeflerinden biriydi. Medeni Kanun ile verilen haklar, kadınlarla erkekler arasında sosyal ve medeni alanda eşitlik sağladı. Ancak tam bir eşitliğin olması için kadınlara siyasal hakların da verilmesi gerekiyordu.
Türk kadınlarının siyasi hayatta da yerini alması amacıyla,
hakları tanınmıştır.
Böylece Türk kadını siyasal haklarına kavuşmuştur. Türk kadınının siyasal haklarını birçok Avrupa ve dünya ülkesi kadınlarından önce elde etmesi, Atatürk'ün !<adın haklarının düzenlenmesine önem verdiğini göstermektedir.